16 Ağustos 2015 Pazar

I miss u so much

MERHABA ARKADAŞLAR SİZE KENDİ YAZMIŞ OLDUĞUM TEK BÖLÜMLÜK BİR HİKAYEYİ PAYLAŞMAK İSTEDİM. UMARIM BEĞENİRSİZİN :) İSTEYEN OLURSA KİŞİYE ÖZELDE YAZARIM :)

Özlüyordum onu. Tüm benliğimle özlüyordum. Annenin kızını özlediği gibi özlüyordum. Ölen babasını özleyen bir çocuk gibi özlüyordum. Hergün ölüp onun yanına gitmek için dua ediyordum. Adete ölümü kovalıyordum; akrebin yelkovanı kovaladığı, kedinin fareyi, köpeğin kediyi kovaladığı gibi. Ama olmuyordu, yapamıyordum. Lanet olası sözü vermiştim ona. Hayatım boyunca en pişman olduğum geceydi. Biz birbirimizi o
kadar çok seviyorduk ki. İlk defa onu ikna edip dışarı çıktık. Sadece dondurma yiyip biraz dolanacaktık. Nerden bilebilirdim ki o gecenin bizi ayıracağını. Nerden bilebilirdimki onu sonsuza kadar kaybedeceğimi. Tanrım duy beni ONU ÇOK ÖZLÜYORUM! Ağlamaktan bıktım. Onu özlemekten bıktım. Ama en çok varlığını özlüyordum. Onun kendine has kokusunu ciğerlerim sökülünceye kadar içime çekmeyi özlüyorum, sinirli olduğu zaman beni görünce yumuşayan, eşi benzeri olamayan zümrüt gözlerini özlüyorum, benim bile kıskandığım pelüş kürk yumuşaklığındaki saçını özlüyorum, beni rahatlatman için her dakika kollarını bana sarmasını özlüyorum. Onun sıcaklığını, sesini sinirlenip etrafı dağıtmasını, kavga etmemizi, benim için çabalamasını özlüyorum.  Onu kaybedeli tam bir ay oldu ve olay anı hiç aklımdan çıkmıyor.
olay anı;
“Harry lütfennn” ona gönderebildiğim en masum bakışlarımı gönderiyordum. “Lexi gecenin 12 sinde canın dondurmamı çekti Tanrı aşkına? Saat çok geç olmaz” sert ve sinirli sesi oflamama sebep oldu. “ama tek başıma gitmeyeceğimki? Sende olucaksın yanımda Harry hemen köşedeki dondurmacıda olur Harry lütfen” tanrım çok zor ikna oluyordu. Dışarısı bu saatte tehlikeli diyip duruyordu. Tanrım Harryden bahsediyoruz. O korkusuz, cesur, acayip güçlü, dövüşmeyi seven çok düşmanı olan Harry. Dönüp bana baktı ve iyice süzdü beni. “neden hayır diyemiyorum ben sana? Sort ve askılı giyinme” kollarımı boynuna sararak abanırcasına ona sıkıca sarıldım. Güven veren kollarını belime sarıp beni kendine çekti ve saçıma küçük bir öpücük kondurdu “hadi gidip dondurma yiyelim” kafamı tamam anlamında sallayıp yanağından kocaman ve sulu bir şekilde öpüp odamıza gittim. Hemen üzerime pantolon ve tişört giyip Harry’nin yanına gittim. Beraber evden çıktık. Her zamanki gibi kolunu belime sardı. Yolda çok ciddiydi. Aslında o hep ciddiydi. Beraber dondurmacıya girdik ve bana çikolatalı onada muzlu alıp çıktık. “Harry biraz yürüyelim mi?” bana bakıp tebessüm etti. “nasıl istersen güzelim” gülümsedim. Onu çok seviyorum. Bana tebessüm ettiğinde oluşan gamzelerini seviyorum. Benden bile yumuşak olan kıvırcık –artık eskisi kadar kıvırcık olamayan- saçlarını seviyorum. Parfümle birleşen kendine has olan kokusunu seviyorum. Sanırım onun herşeyini seviyorum. Birlikte o kadar çok sıkıntılar aştık ki. Harry’nin çok düşmanı vardı. O normal biri değildi. Normalin çok üstünde sinirli ve ciddiydi. Aşırı kıskanç ve sahipleniciydi. Ama onu gene de seviyodum. Birbirimize sarılmış vaziyette dondurmamızı yerken kaldırımda yürüyorduk. Uzaktan fren sesleri geliyordu. Sanırım geçler araba yarışı yapıyolardı. “Harry yaptıkları yarış çok tehlikeli neden yapıyolarki?” anlamsızca bana baktı “ bunun neresi tehlikli? Bir gün seninle yapalım ama şöför ben olurum güzelim” bana tebessüm edip şakağıma bir öpücük armağan etti. “ama kontrolü kaybedip kaza yapabilirler ve birileri ölebilir” içimde aniden bir sıkıntı oluşmuştu. “ahh be güzelim hangi birini engelleyeceksin?” haklıydı yasak koysan bile kim takardı. “Harry eve gidelim” “ama daha yeni çıktık güzelim?” durdu ve bana baktı. “biliyorum ama içimde bir sıkıntı var eve gitmek istiyorum” bana sıkıca sarıldı. Her ne kadar sert ve ciddi bile olsa bana karşı hep yumuşaktı. “tamam güzelim merak etme içindeki o kötü hisse söyle defolup gitsin” bu dediğine kıkırdadım. Aklınca beni rahatlatmaya çalışıyordu. Tekrar eski pozisyonumuzu aldık ve yavaşça eve doğru yürümeye başladık. Yarışan arabaların sesleri yaklaşmaya başlamıştı. İçimdeki kötü his giderek artmaya başlamıştı. Kalbime bir öküz oturmuş gibiydi. Dokunsan ağlayacaktım. “Harry biraz hızlı gidelim lütfen” sesim titrek çıkmıştı. Ağlamamak için zor tutuyordu. Tanrım neydi bu his? Neden böyle olmuştu durup dururken? Derin nefes almaya başladım. “Lexi sakin olurmusun güzelim ? bir şey olmayacak” anlamıyosun ki Harry içimde kötü his var. Bir şey demedim derin nefes aldım. Kaldırım yürüyorduk ama yol tarafında o vardı. Yanımızdan hizla bir araba geçince biraz savruldum ama Harry’nin sol kolu bana sarılı olduğu için dengemi sağlamıştım. Yanımızdan birer birer araba geçiyordu. Aniden arkadan korno sesi gelmeye başladı. Hızla arkamıza döndük. Bir araba hızla üzerimize doğru geliyordu. Harry beni tüm gücüyle kenara itmesiyle yan binanın dibine düştüm ve aniden bir ses geldi. Hızla kafamı kaldırıp baktığımda Harry yerinde yoktu. Hemen ayağa kalkıp etrafıma baktım ve ileride duvara çarpmış olan arabayı gördüm ve duvarla araba arasına sıkışmış olan Harry’nin bedenini gördüm. Her şey o kadar hızlı ilerlemiştiki. Zaman durmamıştı. Yada filmlerdeki gibi zaman yavaşlamamıştı. Çığlık atarak Harry’nin yanına koştum. Tanrım! Bu bana aklımın bir oyunu olsun lütfen. Harry’nin vücudu duvarla araba arasına sıkışmıştı ve belinden yukarısı arabanın ön kısmına yığılmıştı. Ağzından kan geliyordu. Gözleri yarı açık yarı kapalıydı. Kesik kesik nefes alıyordu. Hemen 911 i aradım ve ambulans çağırdım. Elini tuttum. Tanrım vücudu soğumaya başlıyordu. “Harry lütfen uyanık kal ambulans geliyor” göz yaşlarımdan onun melek suratını göremiyordum. “Lexi” sesi o kadar kısık ve titrek çıkmıştı ki bir an hayal olarak duydum sandım. Vücudum korkudan titriyordu. “burdayım Harry lütfen dayan” elini sıkıca tuttum “ güzelim eğer bana bir şey olursa asla kendine zarar veremeyeceksin söz ver bana” acı içerisinde öksürdü ve ağzından daha çok kan geldi. Göz yaşlarım daha da arttı. “sana bir şey olmayacak Harry beni bırakmayacaksın!” tanrım bana bunu yapma lütfen. Onu benden alma daha ona doyamadım. “söz ver dedim Lexi kendine zarar vermeyeceksin” neden ölüyormuş gibi konuşuyordu ki? Tanrım o ölüyordu! “ söz veriyorum Harry kendime zarar vermicem” hafifçe tebessüm etti “bensiz hayatına devam edeceksin ama beni unutmicaksın. Sen benim ilk aşkımsın. Evleniceksin, çocukların olacak. Onlara benden bahset olurmu. Ama hayata devam edeceksin. Hayallerini gerçekleştireceksin. Mutlu olacaksın. Kendini koruyacaksın.” Hayır hayır hayır. Nefesi yavaş yavaş tükenmeye başlıyordu. “lütfen Harry böyle konuşma derin nefesler al” ambulans sonunda gelmişti. Harry’i sarsmadan arabayla duvar arasından çıkartıp sedyeye kaldırmışlardı. “seni seviyorum Lexi” Harry fısıltıyla söyledikten sonra yaaşca gözlerini kapadı. “Hayır Harry bıraka beni lütfen!” hemşireler hiçbirşey yapmıyolardı. “Hadi Harry aç gözlerini! Şaka yaptım de! Sıkıca sarıl bana! Ben seni bırakırmıyım aptal de! Çok komik görünüyodun de! *vücudunu sarstım ama tepki yoktu* BENİ BIRAKMAYACAĞINA SÖZ VERMİŞTİN HARRY! HANİ HEP BİRLİKTE OLACAKTIK?! HANİ SONSUZLUĞUN TANIMI OLACAKTIK BE ADAM!” gözyaşlarım çileden çıkmışçasına akıyordu. Tanrım neden aldın onu benden? Biz beraber mutluyduk. Ben şimdi onsuz ne yapacaktım? Beni kim koruyacaktı? Bana kim güzelim diyecekti? Kime sarılıp uyuyacaktım? Son kez ona sıkıca sarıldım. Doyamadığım kokusunu son kez içime çektim. Bakmaya doyamadığım yüzüne baktım. Son kez dudağına küçük bir öpücük kondurdum. Ölüm ona yakışmamıştı. Ölüm bize yakışmamıştı. Onu benden ayırıp ambulansa bindirdiler.
GÜNÜMÜZ;
Keşke o gece canım dondurma çekmeseydi. Keşke o gece biraz gezelim demeseydim. Keşke o gece Harry’nin inadı tutsaydı ve dışarı çıkmasaydık. Keşke o adam kornoya basmasaydı. O zaman beni iteklemezdi ve beraber öbür dünyaya giderdik. Göz yaşlarımı sildim ve üzerime bişeyler giyip Harry’nin mezarına gittim. O mezar taşında Harry Styles yazmamalıydı! Elimle mezar taşını okşadım. Ağlamama lazımdı. Ağlamamdan nefret ederdi. Ağlayınca çirkin olduğumu söylerdi. Anılarımız aklıma gelince hafifçe tebessüm ettim. Yere oturup şakağımı mezar taşına yasladım. “ seni çok özledim be Harry. Hayatımda hiç birini bu kadar özlememiştim. *boğazımda yumru gitsin diye yutkundum* sen beni bırakalı bir ay oldu. Sensiz bir ay o kadar zor geçti. Hayatın hiç tadı yok Harry. Sensiz günlerim bomboş geçiyor. Keşke o gece sana o sözü vermeseydim. Çok özür dilerim Harry. O gece benim yüzümden öldün. Neden beni kenara ittin HARRY! Ne güzel şimdi seninle olacaktım. BERABER OLACAKTIK! Bu dünyada gerçekleştiremediğimiz hayalleri en azından cennette gerçekleştirirdik. Bana mutlu ol dedin ama nerdesin Harry? Ben sensiz nasıl mutlu olayım? Orda beni izliyomusun Harry? İzliyosan bana dua et olurmu? Bir an özne senin yanına gelmek istiyorum sevgilim. Sıkıca sana sarılmak istiyorum. Ben sensin çok korunmasızım Harry. Keşke şimdi karşıdan gelsen san şaka yaptım desen sana kızmam, kızamam.  Keşke bizi ayıran ölüm değilde başka bir kadın olsaydı. En azından tekrardan kalbini çalmak için çalışırdım. Ama şimdi çok uzağımdasın Harry.” Sonlara doğru gözyaşlarım daha fazla dayanamayıp akmıştı. Mezar taşının üstündeki tozları elimle sildim ve mezar taşına küçük bir öpücük kondurdum. Ayağa kalkıp son kez mezar taşına baktım. “ seni asla unutmicam sevgilim.” Arkamı dönüp yavaşça yürüdüm. Gözyaşlarım istemsizce akıyordu. Onu asla unutmayacaktım. O her zaman kalbimin merkezinde olacak.